Meali Nasıl Okumalıyım?

Kur’ân-ı Kerîm Meali Nasıl Okunmalıdır?

Son ilâhî kitap Kur’ân-ı Kerîm, her zaman olduğu gibi bugün de dünyamızda yaşayan tüm insanlara hitap etmektedir.

Kur’ân-ı Kerîm orijinal olarak Arapça dilinde vahyedilmiştir. (16/Nahl,103) Vahyedildiğinden bu yana onu açıklamak üzere yüzlerce tefsiri ve meali hazırlanmıştır. Her biri Allah (CC)’ın mesajını daha iyi anlamak ve hayata tatbik etmek amacıyla yapılan gayretlerdir. Ancak şu da herkesin malumudur ki hiçbir meal, aslının yerine geçemez.

Kur’ân-ı Kerîm, Yüce Mevla’nın tarifi ile ‘insanları en doğru yola iletir ve yararlı işler yapan mü'minlere, kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler.’ (17/İsra, 9)

Doğru yolu bulmak, yararlı işler yapmak, büyük ödüle erişmek için Kur’ân’ın anlaşılmasına bunun için de meal ve tefsirinin okunmasına ihtiyaç vardır. Çünkü anlayınca çok şey değişir.

Kur’ân'ı daha iyi anlayabilmek için şu noktalara dikkat edilebilir:

1-Her türlü ön yargıdan uzak, temiz, duru, dingin bir kalp ile idrak edecek şekilde okumalıyız.

2- Kendimiz için okumalıyız. Bu ayetler bana hitap ediyor diye düşünerek okumalıyız.  Mesela:

Bakara 2 /152. O halde beni (ibadet ve itaatle) hatırlayın ki ben de sizi (sevap ve mağfiretle) anayım; bana şükredin (ibadetsizlik ve itaatsizlikle) bana nankörlük yapmayın.

Bu ayeti okurken şöyle düşünür ve hatta gerekirse not alırsak bizdeki etkisinin daha farklı olduğunu, anlamanın daha da derinleştiğini hissedebiliriz.

Bakara 2 /152. O halde beni (ibadet ve itaatle) hatırla (Ey Ahmet, Mehmet, Fatma)yın ki ben de sizi (sevap ve mağfiretle) anayım; (Ey Ahmet, Mehmet, Fatma) bana şükret (Ey Ahmet, Mehmet, Fatma) (ibadetsizlik ve itaatsizlikle) bana nankörlük yapma (Ey Ahmet, Mehmet, Fatma).

3- Kıyaslayarak okumalıyız. Kur’ân ayetlerinde geçen ifadelerin, emir, tavsiye ve yasakların kendi hayatımızdaki durumunu kıyaslayarak okumalıyız. Böylece kendi durumumuzu çok net olarak görür ve Kur’ân’a uymayan yanlarımız varsa düzeltmeye gayret etmiş oluruz.

4-Bir yöntem olarak sahabenin uyguladığı yöntemi de uygulayabiliriz. Kur’ân-ı Kerîmde var olan ‘ayn’ durakları yaklaşık olarak bir konunun bittiği ve yeni bir konunun başladığını belirtir. Bir ‘ayn’ durağından diğer ‘ayn’ durağına kadar (on-on beş ayet) olan kısımları fasılalarla ve üzerinde düşünerek, araştırarak okuyabiliriz.

5- Ana mesajı, ana konuyu bulacak şekilde dikkatle okumalıyız. (Kur’ân'da her surenin vermek istediği ana mesaj içerisindeki bir ya da birkaç ayette gizlidir. Okurken bu ayetleri tespit etmeye çalışmalı. Mesela Fatiha sûresinde verilmek istenen ana mesaj hangi ayette olabilir gibi...)

6- Merak edilen veya araştırılan bir konu hakkında sûreleri okumak da bir diğer yöntemdir. Meselâ Kur’ân hakkında Kur’ân ne demiş diye Kur’ân mealini okumak gibi. Böylece birçok farklı konuda defalarca Kur’ân okunmuş, anlaşılması da kolaylaşmış olacaktır.

7- Yaşamak niyetiyle okumalıyız. Merhum Mehmet Akif Ersoy’un şu mısraları durumu ne kadar veciz izah etmektedir:

İbret alınmaz her gün okuruz ezbere de;

Bir ibret aranmaz mı âyetlerde?

 

Ya okur geçeriz bir ölünün toprağına

Ya açar bakarız nazm-ı celîlin yaprağına

 

İnmemiştir hele Kur’ân bunu hakkıyla bilin

Ne teze mezara okunmak, ne fal bakmak için

 

Akif’in bahsettiği ibret alınması Kur’ân’ın yaşanılır olmasıdır.  Bilge Kral olarak tanıdığımız Bosnalı lider merhum Aliya İzzet Begoviç’in Kur’ân ile ilgili şu tarifi her şeyi özetler niteliktedir: “Kur’ân edebiyat değil, hayattır. Dolayısıyla O’na bir düşünce tarzı değil, bir yaşama tarzı olarak bakılmalıdır.’’

Çok önemli bir hususa değinerek yazımızı noktalayabiliriz. Kur’ân meali okuyarak anladıklarımız öncelikle bizi ilgilendirir. Hüküm çıkarmak, fetva vermek için yeterli değildir. Bu gibi durumlarda mutlaka işin ehline danışmamız gerektiğini de unutmamalıyız.

 

Derleme